Sabah sabah onun France Football kapağındaki fotografını görünce 80'lerden en çok özlediğim şeyin o olduğunu farkettim. Dün arkadaşlarla bir seksenler muhabbeti vardı. Seksenler sanki geçtiğimiz yüzyılın lanetli on yılı gibidir.
Seksenlerde giyim tarzı, danslar hep hatırlamak istemediğimiz aptallıklarımız gibi durur. Başka hangi on yılda kadınlar abuk sabuk vatkalar takmış, erkekler kilim desenli yelek, kumaş pantlon altına beyaz çorap giymiş ya da kot pantlonun içine soktuğu shetland kazaklarla dolaşmıştır ki? Break dans gösterilerinin yapılıp iki kişinin kapıştığı ve sonra arkadaşlarının puanladığı ve kimin daha çok arkadaşı geldiyse onun kazandığı başka sokak dans yarışması var mıdır seksenler dışında herhangi bir on yılda yapılan?
Seksenlerden kalan iki güzel şey var: Birincisi müzik ve sinema, Michale Jackson, Madonna vs. gibi büyük POP şarkıcılarının doğuşu ve büyüyüşü, "is the final countdown ile kendimizden geçişimiz", Rocky'nin Adrian diye böğürmesi ve "Eye of the Tiger" şarkısı ile kaplanın gözleri ile tanışmamız, diğeri ise Maradonalı, Socratesli, Zicolu, Platinili futbol yılları. Bir daha hiçbir zaman Alman Milli takımı benim için o kadar kalas oyuncu olmasına rağmen o kadar sempatik gelmemiştir bana. Fransa hiçbir zaman Platinili, Ardilesli, Tiganalı kadrosu kadar estetik durmamıştır. Real Madrid Santiliana, Butragueno, Valdano, Hugo Sanchezli kadrosu kadar beni heyecanlandırmamıştır. Juventus kalbime o yıllarda kazınmıştır mesela.
Hiçbir dünya kupası bana 86'da Arjantin Milli Takımı'nın kazandığı kupa kadar efsanevi gelmez. Keza Maradona gibi bir adama da seksenlerin ikinci yarısında aşık olmadık mı? Seksenler birçok açıdan unutmak istediğimiz yıllar bizim yaş grubunun . Ama futbolun ve Maradona'nın da içimize işlediği yıllar.
Kaynak:http://futbolmanya.blogspot.com/2009/07/seksenler.html?m=1
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder