28 Mart 2013 Perşembe

Atina demokrasisi ve Aristoteles'in gözünden rejimler

Aristoteles

Siyaset sorununa dair iki kitabı bulunmaktadır. bunlardan ilki, 158 anayasa incelemesinden yalnızca biri olan"Atinalıların Devleti"dir. Diğeri ise "Politika"dır.

Politika isimli eserinde Aristoteles, birbirinden farklı, hatta birbirine karşıt olan iki yaklaşım kullanmıştır: "Bir yanda gözlem ve deneylerden yola çıkarak gerçek yönetimlerin mekanizmasını siyaseti ahlaktan soyutlayacak denli bilimsel bir biçimde incelemiş, öte yandan felsefi yaklaşıma ağırlık vererek bir ideal devlet tasarısı çizmiştir."

Aristoteles, ilk önce insanlarda ortak olarak bulunan "toplumsallaşma içgüdüsü"nü ele alır. Ona göre, insan mutlu olmak için toplum halinde yaşamaya ve bir arada yaşamak için de devlet denen siyasal topluma ihtiyaç duyar. Devlet, hem doğal, hem de bireyden öncedir. Toplumu bir canlıya benzeterek "organizmacı toplum" görüşüne ulaşan Aristoteles, ahlak ile siyasetin beraberliğini öngörmüştür. Ona göre kölelik doğaldır ve savaşlarda tutsak edilen kişilerin köle yapılması yasal ve haklıdır.

Aristoteles, hocası Plathon'un devlet ile ilgili fikirlerini eleştirmiştir. Platon'un aile kurumunu ve mülkiyet mefhumunu ortadan kaldırmak istemesine şiddetle karşı çıkan Aristoteles, bu fikirlerin "doğal"lığı yansıtmadığını ileri sürer.

Yönetim Biçimleri ve Aristoteles: Gerçeklikte mevcut olmayan ideal devlet şekli tasarlamak, Aristoteles'e göre yanlış bir düşüncedir. Doğru ve adil devlet şeklini bulabilmek için, sosyal gerçekliğin kendisini göz önünde tutmak lazımdır.

"Tek tek vatandaşların değeri idare edildikleri yönetim türüne bağlıdır. Yönetimler, herkesin yahut sadece kendi çıkarlarını gözetmelerine göre iyi yada kötüdür. Bu ölçüyle bakıldığında, yöneticinin tek kişi, bir kaç kişi yahut çoğunluk olmasına göre, iyi yönetimin üç (monarşi, aristokrasi, katılımcı hükümet) ve kötü yönetimin de üç (tiranlık, oligarşi, demokrasi) şekli vardır. En iyi yönetim şekli, fikri ve ahlaki üstünlüğü olan bir kişinin yönetici olduğu monarşidir. ikinci iyi, bu niteliklere sahip olan bir kaç kişinin yönetici olduğu aristokrasidir. Aristokrasi, vatandaşların siyasi, fikri ve ahlaki bakımdan hemen hemen eşit olduğu katılımcı yönetimden (polity) daha iyidir. En kötü hükümet şekli tiranlıktır, çünkü en iyinin bozulması en kötüdür, bunu bir kaç zenginin yönettiği oligarşi izler. Bütün kötü hükümet şekillerinin en kötüsü ise demokrasidir."

Görüldüğü üzere Aristoteles'in bu altılı sınıflandırması, Platon'un "Devlet Adamı" adlı eserinde ortaya koyduğu sınıflandırmanın hemen hemen aynısıdır. Aradaki küçük fark, Aristoteles'in Platon'da bulunmayan bir yönetim biçimine, politeia'ya, yer vermiş olmasıdır. Gerçekte politeia, demokrasi ile oligarşi karışımı bir yönetim biçimi olup "ılımlı demokrasi" olarak kabul edilebilir. iki düşünür arasındaki bir diğer fark da, Platon'da yönetimlerin değişimi zorunlu olarak daha kötüye doğru gitmekteyken Aristoteles'de, yanlış, kötü bir yönetimin ardından doğru, iyi bir yönetim gelebilmektedir. yavaş yavaş, kötü olmayan bir yönetim biçimine ulaşmak mümkündür.

Gerek Platon ve gerekse Aristoteles'in birleştiği diğer bir nokta da sonunda bir kargaşaya yol açacaklarına inandıkları Atina demokrasisini bir “cahiller yönetimi" olarak görmeleridir" Aristoteles'e göre, devlet şeklinden ziyade anayasanın nasıl uygulandığı önemlidir.

"Meclisin hukuk ile sınırlamayı çoğu defa reddetmiş olması yüzündendir ki, Aristoteles bu demokrasi tipine karşı çıkmıştır ve hatta bu demokrasi tipine bir anayasa olarak adlandırılma hakkını tanımamıştır. Hukuk ile yöneticinin iradesi arasında açık bir ayırım yapmaya yönelik ilk kalıcı çabaları bu dönemin tartışmalarında buluruz."

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder